Kahır mektubu gibi maç

Haberin Devamı

İsmi büyük, yarattığı heyecan küçük Fransa-Belçika maçı kan şekerini yükselten bir akşam yemeği misali göz kapaklarımda bir ağırlık, bolca esneme ve bunlara karşı koymak için yarım demlik çay ile sonuçlandı. 
Belçika futbolu yıllardır bir klişenin arkasına saklanmış, altın jenerasyon... Ancak gelin görün ki, ismi janjanlı bu kuşak vadettiği topu hiç oynayamadı. Bugün artık bunun bir altın değil kayıp jenerasyon olduğunu kabul etmek lazım. Ha, diyebilirsiniz ki 2018 Dünya Kupası’nda yarı final oynadılar. Ama beklenti bu kuşağın illa bir turnuvadan kupayla ayrılacağı yönündeydi. 
Kader bu ya, o gün de onları eleyen bugün gibi Fransa olmuştu.
Maça beş hücumcuyla başlayan Belçika’da sorun, atak başlangıçlarında yaşandı. Zengin bir orta sahaya sahip Fransa karşısında sayısal olarak da oyun olarak da orta sahada yetersiz kaldılar. Hücumda 4-4-2, savunmada 5-3-2 karşılayan Belçika, 60 dakika bu şekilde oyunu dengede tutabildi. Ardından Tedesco planın ikinci aşamasına geçti ve forvetten Openda’yı çıkarıp orta sahaya ekleme yaptı. Böylece takımının topu ileri daha rahat taşıyacağını planlamıştı. Ama yine olmadı. Fransa’yı hiç geri koşturamayıp, pozisyon yaratmakta zorlandılar ve koca Lukaku, Saliba karşısında çaresiz kaldı.
O esnada Fransa’da seçimin ilk turunu aşırı sağ parti birinci tamamlamışken, yeşil sahada da bir başka muhafazakar Deschamps, tutucu oyunuyla futbola ayıp ediyordu. Tıpkı Southgate gibi Deschamps da hepimizi hayrete düşürüyor. Bu kadar yıldızın olduğu bir kadrodan bu denli zevksiz, renksiz bir futbol çıkartmak da bir sanat olsa gerek. Ama kimsenin anlayamadığı bir sanat. Golcü takım olma hüviyetini kaybeden Fransa’nın turnuva başından beri heyecan yarattığı maç yok, doğru dürüst hücum organizasyonu yok ve ikisi kendi kalesine biri penaltı olmak üzere toplam 3 gol atıp 1 gol yiyerek çeyrek finale kalıyorlarsa sıralanacak eleştirileri maalesef erteliyoruz. Evet eleştirileri, zira övülecek bir şey de yok. 

OSZAR »