Kurtuluş Savaşı biter, Cumhuriyet ilan edilir. Sırada ekonomik ve sosyal sorunlar vardır. En önemli ihtiyaçlardan biri de milli bankacılık sisteminin oluşturulmasıdır. Atatürk bir gün kayınpederi Uşşakizade Muammer Bey’in İzmir’deki evinde bulunan çalışma odasında Celâl Bayar’la uzun bir görüşme yapar. Bayar görüşmenin sonunda dışarı çıkıp Latife Hanım, kız kardeşi Vecihe Hanım ve Muammer Bey’in olduğu odaya geçer. Bayar ve Uşşakizade, Atatürk’ün 250 bin TL’sini nasıl değerlendirmesi gerektiği konusunda konuşmaya başlarlar. Muammer Bey, ithalat ve ihracat işlerini yapacak bir şirketin kurulmasını önerir. Bayar, bankacılık faaliyetinin de tıpkı ithalat ve ihracat gibi yabancıların elinde olduğunu hatırlatarak bir banka kurulmasının önemine dikkat çeker. Sonunda fikir birliğine varılır ve banka kurulmasına karar verilir. Bâkir ekonomik sahalarda iş yapacak, yatırımları finanse edecek ve her şeyi ile Türk olacak bu bankanın ismi Türkiye İş Bankası olur. Nasıl değerlendirelim diye düşünülen Atatürk’ün 250 bin TL’si 1 milyon sermayeli bankanın harcına katılır. Böylelikle Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan Türkiye İş Bankası, Atatürk’ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kurulur.

Haberin Devamı

Üç ay sonra 100 yaşına girecek Türkiye İş Bankası. Benim bankayla ilişkim, pek çok çocuk gibi İş Bankası kumbarasıyla başladı. Babamın ilginç bir tasarruf anlayışı vardı. Ticaret hayatında kendisine ilk çek karnesini veren bankasının tasarruf bilincini geliştirmek için hazırladığı gümüş renkli kumbaralardan aldı bana ve kardeşlerime. Anlaşmamız şöyleydi: Biz bu kumbarada para biriktirecek, kumbara dolduğunda ortaya çıkan paraya, bireysel emeklilik sistemindeki devlet katkısı gibi babam da katkıda bulunacaktı. Biz tasarrufu İş Bankası kumbaralarıyla öğrendik. Gel zaman git zaman birkaç kez maaş müşterisi oldum. Bir defasında da kredi kartımla maruz kaldığım internet alışverişi dolandırıcılığında üç gün içinde paramı dolandırıcıların elinden kurtardı. Bankayla bireysel ilişkim böyle.

Haberin Devamı

Ama asıl ilişkimiz kültür sanat üzerinden oldu. Meslek hayatım boyunca kültür sanata destek veren en önemli kurumlardan biri olduğu için yollarımız sık sık kesişti. Düzenledikleri konserler, sergiler, açtıkları müzeler, arkeolojik kazı çalışmaları, konferanslar, elbette Hasan Âli Yücel klasikleri başta olmak üzere yayımladıkları birbirinden güzel kitaplar ve fazlası.

Milliyet Sanat’a uzun yıllar verdikleri destekleri de unutamam.

Büyüleyici notalar

Son olarak geçtiğimiz salı günü 100. Yıl Gala Konseri kapsamında Volkswagen Arena’da izlediğim konser hayatımın unutulmazları arasına girdi. İş Sanat, Türkiye İş Bankası’nın 100. Yıl etkinlikleri kapsamında organize ettiği bu gala konserini uzun bir zaman diliminde planlamış. İki muhteşem opera sanatçısı Murat Karahan ile Placido Domingo’yu aynı sahnede buluşturma fikriyle yola çıkmışlar. Proje üstünde çalışmaya başlamışlar. Ekibe Soprano Elena Stikhina ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın da dahil olmasıyla birlikte konseri daha geniş bir izleyici topluluğuyla buluşturabilmek için rotalarını Volkswagen Arena’ya çevirmişler. Ve evet o gece yüzlerce sanatsever büyüleyici notalar ve ses şahikalarından mürekkeb bir müzik sofrasında şahane vakit geçirdik. Verdi’den Puccini’ye, Bizet’den Offenbach’a, Strauss’a kimler yoktu ki sofrada… Türkiye’nin en önemli senfonik topluluklarından Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası. Senfonik müzik, opera ve bale yorumlarıyla uluslararası arenada günümüzün en parlak şeflerinden biri olarak kabul gören Carlo Tenan. Dünyanın tartışmasız en iyi şancılarından biri olan Placido Domingo. Sesiyle ruhumuzu yıkayan büyük tenorumuz Murat Karahan. Sofraya zarif ve güçlü bir kadın sesi katan soprano Elena Stikhina… Bu kadar çok sayıda mutlu seyirciyi epeydir bir arada görmemiştim.

Haberin Devamı

Türkiye İş Bankası’nın 100. yaşını kutluyor, bizi böyle görkemli bir sofrada ağırlayan İş Sanat’a ve İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’e teşekkür ediyorum.

Daha nice kültür, sanat, edebiyat dolu yaşlara…

İyi pazarlar.

OSZAR »