Aslında kendisine artık “Onursal Başkan” dedirtiyor unvan olarak, ama hepimiz biliyoruz ki Göztepe’nin “beyni” hala kendisidir.
Yabancı ortaklar ve diğer unsurlar onun yardımcılarıdır.
Gerçek başkan odur.
Yani Mehmet Sepil’dir.
Sepil’i severim ve takdir ederim.
Ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını bilir, medya ile mesafesi saygılı ve düzeylidir, diğer başkanlar gibi her maçtan sonra hakemleri suçlamaz, Türkiye ortamı onu da bozmaya uğraşsa bile, Avrupalı bir kulüp başkanı gibi davranmak için direnir.
★★★
Göztepe’yi ele aldıktan sonra pek çok şeyi değiştirmeye çalıştı. Epey de yol aldı.
★★★
En başta klasik Türk tipi başkanlık yapmamaya, yani her şeye karışmamaya gayret gösterdi.
Türk futbolunun, Türk spor idaresinin tamamen yanlış yönetildiğine şahit oldu.
Başarılı iş adamlarının da başarılı başkan olamayacağını anladı.
Büyük kararların akılla değil, taraftar gibi duygularla verildiğini gördü.
O yüzden önemli adımları ya profesyonellere bıraktı ya da onlarla birlikte hareket etti.
Teknik işleri teknik heyete, idari ve mali işleri kulübün CEO’suna emanet etti.
Futboldan anlayan ve dünyada futbol kulüpleri yönetip ortaklık kuran
Sport Rebuplic fonuyla Göztepe’yi buluşturup, yabancı yatırımcı gücünü yanına kattı.
A.Ş. olmanın avantajını kullanıp, uzun vadeli programlar başlattı.
Göztepe sevgisini büyütmek için çocuklara eğildi, branş ve sporcu sayısını arttırdı, okullarla birliktelik sağladı.
★★★
Aslında “İzmir’in iki Mehmet’i” gerçekten çok özel kimliklerimiz ve özel insanlarımızdır.
Biri, bu yazıda bahsettiğim Mehmet Sepil’dir.
Diğer Mehmetimiz ise, senelerdir pek çok yazımda sözünü ettiğim Altınordu Başkanı Mehmet Özkan’dır.
Her ikisi de İzmir’e birer piyango, birer hediye gibidir.
Bu Mehmetler’in ortak noktaları; yaratıcı, bilgili, çalışkan ve özverili olmalarıdır.
Kişisel maddi kaynaklarını kulüp için harcamalarıdır.
Ama onları diğerlerinden ayıran en önemli farkları, Türkiye’deki kangrenleşen sistemsizlik içinde sağlıklı sistemler kurup, kulüplerini başarıya taşımalarıdır.
★★★
Bugün Altınordu dünya çapında bir altyapı sistemine kavuştuysa, bu tamamen Mehmet Özkan’ın kişisel çabaları sayesinde olmuştur.
Bugün Göztepe Türkiye’nin en düzgün yönetilen, Avrupa kültürünü benimseyen bir kulübe dönüşmüşse, bu tamamen Mehmet Sepil’in kişisel gayretleri sayesinde olmuştur.
O nedenle, her ikisinin de kıymetini bilelim ve onların çoğalmasını sağlayalım.
Ülkemiz ve sporumuz ancak bu tür kimliklerle başarıya ulaşabilir çünkü..
