27 Mayıs darbesi (veya devrimi) çeşitli anılarla gündeme gelirken, az bilinen bir olayı da biz aktaralım...

1959 yılında İsmet İnönü Uşak’a geldiğinde Vali İlhan Engin her türlü toplantıyı yasaklamış, İnönü’nün her hareketine engel olmaya başlamıştır.

İnönü, toplantılar yasaklanınca, Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal’e Yunan General Trikopis’in kılıcını takdim ettiği evi ziyaret etmek istemiş, Vali Engin, Emniyet Müdürü Adnan Çakmak’ın mahkeme ifadesine göre, ona, “İnönü’yü bırakmayacaksınız, icap ederse vuracaksınız” diye emir vermiştir.

Haberin Devamı

Mahkeme ifadelerine göre, sonrası şöyledir:

Vali, Adnan Çakmak’ın emri yerine getirmediğini görünce şoförü Nurettin Erkal’a döner:

- Sen İnönü’yü vurur musun?

- Vururum ama silahım yok.

Vali bunun üzerine şoförün yanında oturan jandarma erinin silahını alır, şoföre verir.

Şoför kalabalığa karışınca jandarma eri gizlice komutanı Binbaşı Ali Kurmay’ı bulur, durumu anlatır. Ali Kurmay, kalabalık arasında şoförü bularak tabancayı elinden alır. Büyük bir olay böylece önlenir.

Vali İlhan Engin sonradan bu iddiayı reddetmiştir. Ancak tanık ifadeleri zapta geçmiştir.

Sözün kısası: Başbakan Menderes’in asılarak idamı ne kadar büyük dram ise o döneme demokrasi adını vermek de o kadar yanlıştır. Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü, sokakta vurulmaktan kıl payı kurtulmuştur.

(KİTAP: Turan Akıncı, Demokrat Parti, s. 311)

KABATAŞ

Eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın İstanbul Kabataş için bir Martı projesi vardı. Martı şekli verilecek olan yapı, raylı sistemler ile deniz araçları arasında aktarma merkezi olacaktı. Proje hatalı çıktı. İptal edildi. Ekrem İmamoğlu göreve gelince projeyi yeniden ele aldı. Önce akademisyenlerden bir danışma grubu kuruldu. Sonra bu grup çalışmanın dışında kaldı. Proje İND Mimarlık firmasına ihale edildi.

Aktarma Merkezi bugün artık yarı yarıya bitti ...

İlginç bir yapı ortaya çıktı...

Kara tarafından denize bakılınca yüksek ve uzun bir tepe görünüyor…

Deniz tarafından bakılınca iki katlı bir yapı...

Kara ile denizin bağlantısı kesilmiş.

Haberin Devamı

Denizi ancak tepeye tırmanıp üzerine çıkınca görebiliyorsunuz...

Tepeye asansör yok… Yürüyerek çıkacaksınız...

Kabataş Meydanındaki Beltur kafeye oturanlar meydanı görebiliyor ama denizi göremiyor.

Bakalım inşaat tamamlanınca ortaya nasıl bir yapı çıkacak? Merakla bekleyeceğiz.

UKRAYNA

Ukrayna’nın Çernigov şehrindeki dram tiyatrosu perdelerini kapatıyormuş...

Sebep; erkek aktör, rejisör ve teknisyenlerin toptan askere çağırılması...

Tiyatro Müdürü Andrey Bakirov diyor ki:

- Halen 7 aktörümüz askerde… Şimdi de 34 erkek elemanımız askere çağırıldı. Bu durumda oyunları sürdürmemiz imkânsız hale geldi...

Rus kaynaklarına göre bugüne dek Ukrayna 100 binin üzerinde askerini kaybetmiştir.

Rusya da bir o kadar asker kaybetti.

Bunların tümü gepegenç, okumuş, mesleği olan, geleceğe umutla bakan insanlardı... Arkalarında acılı aileler bırakarak dünyadan ayrıldılar.

ABD geçenlerde 61 milyar dolarlık bir askeri yardım! paketi hazırladı Ukrayna için. Bu yardım silah ve mühimmat olarak verilecek.

Amaç Rus ve Ukraynalı gençlerin birbirini daha çok öldürmesi, Amerikan silah tekellerinin daha çok kazanması.

Haberin Devamı

Dünya işte bu vahşet rayları üzerinde yürüyor...

YULİA

Voleybol yıldızımız Ebrar Karakurt, takım arkadaşı Yulia Brovkina’yı İstanbul’da ağırlamış. Kenti gezdirmiş. Yulia İstanbul izlenimlerini sosyal medyaya şöyle yazmış:

“İstanbul, doğal güzelliğin ve koca şehrin, inanılmaz sakinliğin ve sonsuz kaosun, tarif edilemez zenginliğin ve acımasız yoksulluğun bir araya geldiği bir yer. Sanki tüm yaşamın varyasyonları tek bir şehirde toplanmış ve gözlerimizin önünden geçerek bugünkü tercihlerinizin sizi nereye götürebileceğini açıkça göstermek için parıldıyor...”

ŞİİR

Bereket gönlün rahat, tertemizsin

Kan, kin, zehir karışmamış içine

Birçok insanlar gibi düşmemişsin

Şan şeref derdine, mal mülk peşine

RONSARD

SÖZ

“Gençliğimizde, düşüncelerimizi oluşturan tüm konular sevgi ile ilgilidir. Sonraları ise, tüm sevgilerimiz düşüncelerimiz olur.”

Albert Einstein

“Hayat kırkına kadar bir kitap, kırkından sonra da o kitabın eleştirisidir.”

Schopenhauer

OSZAR »