Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde uğradığı hezimetin ardından, bazılarına göre ‘ezber bozan’ hamlelerde bulunuyor. Bana kalırsa, ezber bozmuyor. Bir şekilde sürekli olarak kontrolü elinde tutmak amacıyla ilginç, hatta distopik olarak niteleyebileceğimiz hamlelerde bulunuyor. Benim için sürpriz değil. Ancak Fransa ve Avrupa’daki siyasi gözlemciler için, beklenmedik hamleler.

Nitekim Macron’un hamleleri, sadece Fransa’nın siyasi geleneklerini ve bu alanda birikmiş ekin sermayesini değil, atasözlerini de altüst ediyor. Örneğin, Fransa’da “après moi, le déluge”, türkçe karşılığıyla ‘benden sonra tufan’ deyimi sıklıkla kullanır. Macron bu deyimi sanki ‘benimle tufan’ olarak değiştirdi. Zira Başbakanı Gabriel Atal ve kabine üyelerine danışmadan hatta bilgi vermeden, Pierre Charon gibi bir avuç danışmanıyla birlikte yıldırım seçim kararı alan Macron aynı zamanda, seçmene karşı da adeta psikolojik boyutta bir darbe gerçekleştirdi. Nitekim Charon da ‘Le Monde’ gazetesine verdiği demeçte, Macron’a meclisi feshedip erken seçim yapmayı öneren kişinin kendisi olduğunu teyit etti.

Haberin Devamı

Bu köşenin müdavimleri, 19 Mart 2023 tarihli yazımda Macron’un biraz hubris kompleksine yakalandığını, bir başka deyişle, aşırı özgüvenli olduğunu, insanları küçük gördüğünü ve her şeyi bildiğini düşündüğünü yazmıştım. Gücün belirli bir oranı aştıktan sonra kibre dönüşmesi sonucunda oluşan bir sendrom. Bu yüzden de aslında Macron’un kararını kötü niyetten değil, her konuda ülke adına ve ülkenin iyiliği için karar verebileceğini düşündüğü için almış olabileceğini düşünüyorum. Ancak gerek 2017, gerekse 2022 yılında, seçimleri aşırı sağ Ulusal Birlik Partisi (RN) karşısında kazanarak, ülkenin ana muhalefetini her zaman aşırı sağ yabancı siyasi partiler olarak gösterdi. Merkez sol ve merkez sağda varlık gösterebilecek hiçbir siyasi oluşuma yaşam izni vermedi. Hal böyle olunca da tabii, Macron’dan memnun olmayan veya siyaseten memnuniyetsizliğini sandıkta dile getirmek isteyen kişiler ana muhalefet olarak işaret edilen partiye oy vererek tepkilerini gösterdiler. Bu parti de maalesef aşırı sağ yabancı düşmanı RN.

Haberin Devamı

Macron’la birlikte ‘tufan’

‘Yalnızlaşan lider’

RN lideri Marine Le Pen ise partisinin yerleşik düzenin bir parçası olduğunu göstermek amacıyla önemli hamlelerde bulundu. Örneğin Musevi karşıtlığı ile neo-nazi söylemlere, söylevlere ve militanların varlığına son veren Le Pen, taşkınlıklara neden olabilecek, gerilime sebebiyet verebilecek hiçbir davranışa ve söyleme izin vermedi. Bu konuda baş kaldıran parti üyelerini de ikiletmeden yaka paça ihraç etti. Macron, bir taraftan aşırı sağın iktidar olmaması için, diğer yandan da ülkenin dizginlerini muhafaza etmeye devam etmek amacıyla erken seçim kararı aldı. Oysa önümüzde AB zirvesi, NATO zirvesi, Olimpiyatlar ve Ukrayna-Rusya savaşının olası dönüm noktası bulunuyor.

Macron erken seçim kararını Eylül’den sonra alabilirdi, ancak kontrol ve önder olma hastalığına kapılan Macron, Bertolt Brecht’in ‘Die Lösung’ adlı şiirinde önerdiği üzere ‘hükümete karşı çıkan halkı feshetme’ önerisini hayata geçiremediği için, meclisi feshetmeyi tercih etti. Bu hamlesi kendi partisinin hükümet üyeleri tarafından da tepkiyle karşılandı. Hatta parti içinde Macron’a kazan kaldırmaya başlayanlar da olmadı değil. Maliye Bakanı Bruno Lemaire, durumu ‘yalnızlaşan bir liderin aldığı bir karar’ olarak niteledi. Yetmedi, Macron’un danışmanlarını da ‘karanlık baronlar’ ve ‘tespih böceği’ olarak niteledi. Eski başbakan Philippe Edouard, Macron’un erken seçim kararı alarak, iktidar partisini öldürdüğünü açıkladı. İş dünyasının önde gelen şahsiyetleri arasında yer alan Vincent Bolloré gibi isimlerin Le Pen’e artık açık şekilde destek vermeye başlamış olması da önemli bir gösterge. Gerçeklerden kopmuş olan Macron’un aklındaki distopik dünyası yaptığı hamlelerle gerçek olacak ve Fransa gibi insan haklarının beşiği olarak bilinen güzelim ülke sanki RN partisine teslim edilecek.

OSZAR »