Ege Doğaç Erdoğan

Ege Doğaç Erdoğan

[email protected]

Tüm Yazıları

90’lı yılların başında kişisel bilgisayarlar ve internet ülkemizde yaygınlaşmaya başladığında daha çocukken bir arkadaşım şöyle demişti: “bilgisayarındaki hiçbir şey gizli değildir, sanki bütün dünya onu görecekmiş gibi düşün”. Küçük yaşta bu vizyona sahip bu arkadaşım, Bitcoin ilk çıktığında daha kimse ne olduğunu bilmezken onu ağzından düşürmezdi. Teknolojinin gizlilik ile ters orantılı ilişkisini en bariz şekilde ortaya çıkaran kişilerden biri Julian Assange, geçtiğimiz hafta 14 yıllık esaretinden kurtuldu. Wikileaks’in kurucusu son 5 yıldır İngiltere’den ABD’ye iade edilmemek için mücadele veriyordu. Amerikalı yetkililer ile anlaşan Avustralyalı nihayet özgürlüğüne kavuştu ve ülkesine dönebildi. 

Haberin Devamı

Assange’ın hayat hikayesi pek çok farklı konuda dünya kamuoyunun düşünmesini sağladı. Casusluğa yeni bir anlam kazandıran Wikileaks, ifade özgürlüğünün kapsamının nasıl olması gerektiğini sorgulatıcı nitelikteydi. Devletlerin işlediği savaş suçlarını ifşa ederken bir yandan da şerefiyle işini yapan diğer devlet görevlilerinin hayatlarını riske atacak ifşalar ne kadar ahlakiydi? 

Wikileaks dünyayı sarstı 

Wikileaks 2010’da Irak ve Afganistan’da Amerikan askerlerinin sivilleri öldürdüğü videoları yayınlayarak dünya çapında sansasyon yaratmış, kan donduran görüntüler büyük infiale sebep olmuştu. Amerikan ordusunda görev yapan Bradley (daha sonra cinsiyet değiştirerek Chelsea ismini alan) Manning yüzbinlerce gizli belgeyi Wikileaks’e sızdırmış, ve bu yüzden 35 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Daha sonra Obama tarafından cezası affedilen Manning ile Assange’ın iş birliği sayesinde dünyanın gözü Amerika’nın skandallarına açıldı. 

30 metrekarede hayat 

Önce İsveç’te cinsel saldırı suçu işlediği iddiasıyla hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Assange suçlamaları reddederek, bunun bir Amerikan tezgahı olduğunu söyledi ve İngiltere’deki Ekvator Büyükelçiliğine sığındı. Bina dışına adımını attığında yakalanması için İngiliz polisi 7/24 nöbet tutuyordu. Avustralyalının hayatı yıllarca 30 metrekarelik bir odada geçti. Durumun ilginçliğine bakın: dünyanın süper gücü ABD’nin skandallarını ortaya çıkaran genç bir Avustralyalı, İngiltere’de teknik olarak Ekvator’un toprak parçasında özgürlük mücadelesi veriyordu. 

Haberin Devamı

ABD ile iade mücadelesi  

Bu kadar yüksek profilli bir adama bakmak hem masraflı hem de devamlı diğer ülkelerden baskı görme sebebiydi. Assange’ın Ekvator macerası 2019’da sona erdi ve binadan dışarı adımını atar atmaz yaka paça gözaltına alındı. Belmarsh hapishanesindeki süreçte ABD’ye geri iade edilmemek için bir yargı savaşı verdi. 2021’de İngiliz yargısı Assange’ın iadesi için bir engel bulunmadığına hükmetti ve dönemin İçişleri Bakanı Priti Patel iade kararını imzaladı. Ancak Assange’ın avukatları karara itiraz ettiler ve İngiltere Yüksek Mahkemesi iadenin gerçekleşmesi için ABD’den bazı güvenceler istedi. Assange’ın Amerikan vatandaşlarına tanınan ABD anayasasının ifade özgürlüğünü güvence altına alan Birinci Ek Maddesi’nden yararlanabilmesi talep edildi. 

Aslında Assange ile Amerika’nın arasındaki anlaşmanın sebebi ABD’nin kendi vatandaşı olmayan birine böyle bir hakkı tanıma garantisi veremiyor oluşudur. İade sürecinin neredeyse imkânsız hale geldiğini gören Amerikalı yetkililer, Assange’a en azından “casusluk” suçunu kabul ettirerek elleri tamamen boş dönmemiş oldular. 

Haberin Devamı

Assange’ı haklı olarak kahraman bir mazlum olarak görenler var elbette, fakat olaya sadece bu şekilde bakmak yanlış olacaktır. Özgürlük serbestiyet değildir. İnternet çağında bunu daha da iyi anlıyoruz. Ele geçirilen her veriyi gazetecilik süzgecinden geçirmeden yayınlamak sorumsuz bir davranıştır. İnternette, sosyal medyada her paylaşım yapan da gazeteci değildir. İfade özgürlüğü, demokrasinin olmazsa olmazıdır, ancak bu özgürlük beraberinde sorumluluk gerektirir. 

OSZAR »