Cumartesi Ve medya tanrıyı yarattı

Ve medya tanrıyı yarattı

04.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir zamanlar ne gazete varmış ne televizyon... Ne yapsın insanlar? Kendi yarattıkları tanrılara sarmışlar

Ve medya tanrıyı yarattı

[email protected] Böyle saç saça, baş başa kavgalara falan tutuşan bir -değil, birçok!- tanrı mavrası varmış ya eskiden. Binlerce yıl önce hani. Artık adı "antik"a'ya çıkmış çağda.Sonbahar gelip de gökyüzü kara bulutlarla dolup bir de gürlemeye başladığında, halk sanırmış ki Zeus ile karısı Hera birbirine girdi yine. Kaç gündür yağmur yağıyor, rüzgar sert esiyor. Yoksa "tanrıların evi" Olympos'ta Baş Tanrı ile karısı kavga mı ediyor? Zeus zira biraz çapkın bir arkadaş. Hera da aksi gibi "Ben bilmem, beyim bilir" tipi bir hatun değil. "Tanrıdır, elinin kiri sayılır" demeyip kocasını takip ediyor, birinin koynunda yakaladı mı da tanrılar meclisi falan dinlemeyip herkesin ortasında azarı basıyor. Zeus da sert erkek. Hera'ya bazen kafadan dalıyor, gözünü neyin patlatıyor. Bazen onu kelepçeyle bulutlara asıp işkence ediyor.Böyle bir tanrısal ilişki yani ilişkileri.Bir gün hava güneşli, demek ki sevişiyorlar. Ertesi gün gök gürlüyor, demek ki didişiyorlar.O zaman tabii ne gazete var, ekli-mekli-renkli; ne "canlı canlı, uçan kuş"lu televizyon... Ne yapsın insancıklar?Tanrılara sarmışlar.Bir göğe bakıyorlar, bir yere... Kendi kurdukları hayal perdesinde tanrıları seyre dalıyorlar. Tanrısal ilişki Tanrılar alemi tabii katiyen sıkıcı değil. Bir kere hepsi tip itibariyle tam seyirlik. Erkeği çok yakışıklı, gücü kuvveti yerinde maşallah. Kadını desen güzeler güzeli, fettan mı fettan. Hepsi türlü çeşitli yeteneklerle donanmış, bazısı bu yüzden ölümsüz hatta ama hissen her biri birer insan.Hoşuna giden erkeklerin koynuna girmeye çekinmeyen flörtöz kadınlar, beğendiği bakirelerle yatmak için her yolu mubah sayan erkekler... "En güzel benim" diye kapışıp güzellik yarışmasında boy ölçüşen kadınlar, düşmana yanaşmak için göğüs yerine taş koyup, etek giyip kadın kılığına giren erkekler...İzlenmez mi? Seyirlik hayatlar Halk herhalde bu tanrıların kimini yadırgayıp kimini kendine daha yakın bularak, bazısına kızıp bazısına gülerek, bazen olan biteni onların "tanrılıklarına" verip umursamadan, bazen kendine pay çıkarıp dersler alarak, genellikle de sadece eğlenip hoşça vakit geçirmek için izlerdi.Neyse ki aradan binlerce yıl geçti. Artık kendi yarattığımız tanrılara tapmıyor, ömrümüzü onların aşklarını, kavgalarını, seks hayatlarını izleyerek geçirmiyoruz! Aradan geçen binlerce yılda yağmur neden yağar, niye şimşek çakar, gök niye gürler, rüzgar niye eser de öğrendik...***Kaç gündür yağmur yağıyor, rüzgar sert esiyor. Hülya Avşar'la İbrahim Tatlıses'in "mazide ilişkimiz oldu-olmadı" çekişmesi yüzünden değildir, değil mi? Neyse ki şimdi... İki genç bir şekilde aile zoruyla evlenirler. Fakat erkeğin hâlâ unutamadığı bir eski sevgilisi ya da karısı vardır. Trajik bir şekilde ölmüştür. Sonra olaylar gelişir...Dizi adını, ailelerin zoruyla evlendirilen ama sonra kocasına aşık olup ölü-rakibini kıskanmaya başlayan kadının adından alır.Mesela "Gümüş"... Mesela "Sıla"...Aaa, iki dizinin de senaryosu aynı insanların elinden çıkma!Hikayenin geçtiği kenti değiştiriyorlar demek ki, ortaya çıkıyor yeni bir dizi."Gümüş"te öldüğü sanılan Nihan dirilmekle kalmadı, bir de doğurmuş, çocuğuyla çıktı geldi..."Sıla"da esas oğlanın intihar eden eski karısı Yezda da dirilir mi?Yeni çok tutan, çok izlenen mitimiz budur yani.Zorla evlendirilenler de eşlerine aşık olabilir. Ayrıca da eski sevgililer, eski karılar vesaire ölmez; dirilir. Yeni mit: Eski sevgililer ölmez, dirilir Aslına bakarsanız evire çevire tüm mitleri kullandık; ne yapıp ne edeceği, ne diyeceği çok belli tanrılardan da artık sıkıldık. Şimdi öngörülemez olanı izlemeyi tercih ediyoruz. Her an her şeyi yapabilecek olanları... Her an her şeyi söyleyebilecek olanları... Mesela Caner'i izliyoruz; Meriç Erkan'ı, Ajdar'ı... Pat diye başıyla sehpanın üzerindeki bardağı kırma ihtimali olanları... Aniden kendini yerlere atıp, aniden havalara zıplayanları...Şimdi izlenmek isteyen tanrı dans niyetine, vücudunun her bir parçasını ahenksiz bir şekilde ayrı yönlere doğru savurmalı ki; ha düştü, ha düşecek diye ondan gözünü alamasın izleyici. Ne bileyim işte, konuşmaya başladı mı öyle zırvalasın ki, bir sonraki cümlede ne diyeceği katiyen belli olmasın. Biz bir sonraki cümleyi bekleyelim merakla... Ya da öyle bir şarkı söylesin ki, o şarkı bildiğimiz hiçbir şarkıya, hatta şarkıya bile benzemesin.Neydiler, ne oldular? 21'inci yüzyılda tanrılar çıldırdılar. Tanrılar çıldırmış olmalı Eskiden insanlar tanrıların, mesela Zeus'la Hera'nın evlilik hayatının bayağı bir içindeydiler. Herhalde yorum da yapıyorlardır...- Duydun mu kardeş, Zeus'la Hera yine kavga etmiş. Hera, toplamış eşyalarını onu terk etmiş.- Aman bu Hera da... Erkek dediğin çapkınlık yapar. Bu kadar abartacak ne var? Bakalım Zeus bu sefer nasıl döndürecek onu eve? Demek o yüzden buz gibi hava yine.Şimdi biz birçok çiftin ilişkisinin bayağı bir içindeyiz.Duydunuz mu, Seda Sayan'la Nihat Doğan yine kavga etmiş.Vah vah, ne olmuş ki acaba?Bunlar "aşk tazelemeye" Milano'ya gitmişler şekerim. Orada Seda Sayan'ın alışveriş tutkusu yüzünden birbirlerine girmişler.Aman bu Nihat da... Kadın dediğin tabii alışveriş yapar. Bu kadar abartacak ne var?***Televizyonda gün boyu farklı farklı vesilelerle karı-koca, eski karı-koca, muhtemel karı-koca, eski ve yeni sevgililer kavga ediyor.Sabahları bir kanalda Tülin ile Caner var; yine, yeni, yeniden!Diğer kanalda Ahu Tuğba ve bilumum erkekleri; Ahu Tuğba kimi seçsin, Meriç Erkan'a dönsün mü?Bir kanalda da Safiye Soyman ile Faik Öztürk'ün maceraları var. Ozan Orhon zayıfladı falan ama eski karısı Yeşim Erçetin kızını ona niye göstermiyor mevzuu ile girdi yeniden hayatımıza.Bir sürü ilişki, bir sürü kavga... Ve bunlar hakkında yorum yapan bir sürü insan...***Tanrıların hayatı insanların çenesini yorar. Afrodit Banu Alkan'la Murat Taşdemir nerelerdeler sahi? Duydunuz mu, Seda Sayan'la Nihat Doğan yine kavga etmiş...

OSZAR »