Cumartesi Feminist arkadaşımın hayatının neşesi

Feminist arkadaşımın hayatının neşesi

13.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Feminist arkadaşımın hayatının neşesi

Feminist arkadaşımın hayatının neşesi



Kadınlar Günü'nün üstünden yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen, çocukluk arkadaşlarımdan birini ziyaret için bulunduğum Verona sokaklarının her köşesinde büyük mimoza demetleri satılıyordu. Kendimi, "Bir sürü seyahat arasında yine kadınlar bayramını kaçırdım" diye düşünürken buldum. Aslında çok da üzüldüğümü söyleyemeyeceğim, açıkçası bu Anneler Günü, Sevgililer Günü, single'lar bayramı (15 Şubat... Böyle bir bayram olduğunu biliyor muydunuz?) gibi dayatma günlerden rahatsız oluyorum. Bir anda yıllar önce, ismi Effe olan ve feminist eğilimler gösteren yeni bir kadın dergisi için yazmaya başladığım günleri hatırladım. Kadın hakları uğruna savaşan bir grupla görüşüyordum. Onlardan biri orijinal fikirlere sahip olduğuma ve iyi yazı yazdığıma karar verdiği için, gençlere ait sayfada bana küçük bir bölüm ayırdı. Üzerinden henüz bir yıl bile geçmeden atıldığımı hatırlıyorum. Birbirlerine karşı sinir katsayıları yükselmiş yazı işlerinden ablaların yaptığı bir toplantı sonrasında "Erkekleri eğitmeye çalışmadan önce kadınlar arasında dayanışma ne demek, biz anlasak" deyivermiştim. Ardından şöyle bir bağırtı hatırlıyorum: "Domestik ruhlu kadın... Küçük ikiyüzlü... Sonun çok kötü olacak!" Böylece "aktif feminist" kariyerim sona ermiş oldu.
Buna rağmen birçoğuyla ilişkimi sürdürmeye devam ettim. Stefania da benim bir Türke olan aşkımı hiçbir zaman onaylamadı. Gülerek, "Seni erkek budalası, işte hak ettiğini bulacak, haremin bir parçası olacaksın" dedi.
Zamanla "ülkemizi" ziyaret ettikten ve hayatımı izledikten sonra söylediklerinin hepsini teker teker yuttu. Şimdi zaman ve gelenekler karşısında "globalleşme öncüsü" olarak tanımlanabilecek bir dosta sahip olduğu için gurur duyuyor.
Şu anda onun büyük camlarından tüm Verona'yı gören olağanüstü evindeydim: Gece görkemli bir şekilde aydınlatılmış. Arena, sağ tarafta nefis şeyler bulabileceğiniz tezgahların olduğu Piazza delle Erbe ve biraz daha ileride Romeo ve Juliet'in evinin büyük kapısı... Aaah ne sonsuz aşk!
Birlikte rahatça vakit geçirmek ve dilediğimiz gibi konuşabilmek için kocasının seyahatte olmasından istifade etmeyi düşünmüştük. Kuşkusuz evin en büyük odası sayılabilecek tertemiz mutfağındaydık. Mutfağı hi-tech bir derginin sayfalarından fırlamışa benziyordu. İtalya'da evi temiz tutacak bir yardımcı bulmanın doğru bir erkek bulmak kadar güç olduğunu bildiğimden "Böyle temiz tutmayı nasıl beceriyorsun?" diye hayretle sordum.
Ofisten dönüşte elinde getirdiği paketleri açmakla meşgul, "Kullanmıyorum" diye cevap verdi. "Biz hep dışarıda yiyoruz." Açmakta olduğu paketlere göz atmaya çalıştığımı fark edince katılarak gülmeye başladı. "Bunlar bizim için değil... Luna için."
Luna, Stefania'nın insani duygularını tatmin etmek için belediyeden aldığı, sosis ve kurt köpeği arasında bir ırka mensup olduğunu düşündüğüm evin sevimli köpeği... Stefania'nın çocuğu yok. "Çok meşgulüm. Hiçbir zaman çocuk yapmaya vaktim olmadı. Hem sonra bu kirli dünyada onlara ne sunabilirim ki? Çocuklar mı? Onlar insana problemden başka ne verirler sanki?" diye şikayet etmeye başladı. Bunları söylerkenki halleri, feministken erkeklere karşı zehir kustuğu zamanlarını hatırlatıyordu.
Birden yumuşayarak "Hem benim Luna'm var" diye ekledi. Ardından neşeyle köpekçiği için yiyecek bir şeyler hazırlamaya koyuldu. Bu işi yaparken aynı anda "budibudiiipicipcipdi" gibi sesler çıkarıyordu. (İnsan diline çevrildiği zaman "Aşkım, annesinin güzeli, hayatımın neşesi, gözümün nuru vb. gibi anlamlar taşıyordur herhalde.)
O akşam anılarımızı tazelemek için beni şehrin en ünlü restoranı 12 Apostoli'ye götürdü. Size orada yediğim, Verona'ya özgü "bollito con Peara"nin (nefis soslu bir çeşit haşlama) nasıl pişirildiğini anlatmayı çok isterdim ama maalesef henüz gerçek tarifini ele geçiremedim. En yakın zamanda bulma konusunda size söz veriyorum! Bu arada köpek sevenler için, kemikleşmiş bir doğallık hastası olan ve bu yüzden tipik sanayi ürünü hayvan mamalarını reddeden Stefania'nın bana tavsiye ettiği tarifi vermek istiyorum. Hemen belirteyim: Stefania köpek dostlarımızın bu sayede zekalarının gelişeceği ve neredeyse bir insana dönüşeceği konusunda hiç şüphesi olmadığını da sözlerine ekledi!

Köpek sahipleri için Luna'nın maması
Malzemesi:
50 gr. sığır eti, 50 gr. hindi göğsü kıyması (kesinlikle yağsız olması gerekiyor), 3 tane tavuk ciğeri, 1 adet havuç, 1 adet kereviz kökü, 100 gr. ıspanak, 50 gr. pirinç, biraz maydanoz...
Yapılışı:
Bunların hepsini kaynatın ve ardından tasa boşaltın. Soğuduğunda bir kaşık süzme zeytinyağı, bir tatlı kaşığı balık yağı ve bir tutam iyotsuz tuz ekleyebilirsiniz...





OSZAR »